Archive

Monthly Archives: April 2012


Bitsin istemezsin, kendininkini bitirmeden başkasınınkindedir aklın; dünyada dünyalar kadar çikolatalı dondurma vardır hem, ama yatmadan önce vermezler hepsini. Hem kardeşini vişneli dondurmadan bile çok seversin, yeter ki senin payını yemesin…


– Çay içer misin?
– Yok valla, bir fotoğrafını çeksem, izin verir misin?
– İzine ne gerek var?
– Belki istemezsin…
– Tipimiz de kayık biraz…
– Tipin iyi, arkanda çiçeklerin de güzel.
– Güzel çıkmış, yolun düşerse getirsen, hatırası olsa. Ben hergün sabahtan akşama burdayım.
– Ben de geçiyorum, getiririm. Hadi kolay gelsin.


“Yağmur geliyor, hayır hayır arkada bir yerlere yağmur yağıyor!”
Dümdüz ovada, güneş altında arabayla ilerlerken simsiyah bir duvarın üstünüze doğru geldiğini, sonra o simsiyah duvarın tüm çevrenizde renk oyunları yarattığını, daha sonra da sağınızdaki yalnız ağacı görüyorsunuz.
10 dakika sonra yolunuz üstüne damla bile düşmemiş bir köyün, sel altındaki sokaklarından geçiyor, Trakya’da yağmuru beklerken.